9 Ekim 2015 Cuma

Maceralı Türkiye Yolculuğumuz





Ve biz 3 haftalık TR tatilimizden sonra evimizdeyiz. Acı, tatlı, trajik, komik, mutlu, hüzünlü, eğlenceli, yorucu.. Gezimizi tanımlamayan o kadar çok sıfat var ki..

Gezimizden aklımda hep kalacak olan birkaç şeyi buraya not düşmek istiyorum. Uçaktan inince arabayla eve gidiş yolunda Melodi'nin cami minarelerini görüp heyecanla "Anneee bak, Rapunzel'in kulesini gördüüüüümmmm!!" demesini hiç unutmayacağım mesela!! Çocuk hayatında cami görmemiş, benzetebildiği en yakın şey Rapunzel'in kulesi oldu tabi naapsınn. Kültür şoku dedikleri bu mu acaba? :))))

TR havalimanında tuvalette sigara içmeyin uyarısını görünce "Sigara ne?" diye sorması var bir de. O ana kadar hiç duymamış o kavramı ki.. Melodi'nin bombaları tüm tatil boyunca devam etti ama en çok hoşuma giden bir başkası da dönüşte son aktarmamızda uçak artık inişe geçtiğinde onu uyandırıp "Melodi geldik, annecim haydi uyan" dediğimde gözlerini açmadan gülümseyerek "Yaşasın! Başardık!!" demesiydi :)) Yolculuk stresini o bile iliklerine kadar hissetmiş. Yavrum, nasıl sevindi yolculuk bitti diye, ama bilmiyordu ki o uçaktan sonra gecenin 12sine kadar sürecek 2 saatlik bir araba yolculuğumuz daha vardı..

2 küçük çocukla toplam 24 saat süren ve bunun 15 saati uçakta geçen bir yolculuğu Allah düşmanıma vermesin!! Hele de çoğunlukla biberonla beslenen 8 aylık bir bebekle..

Biberon olayı yolculuk boyunca resmen en büyük kabusumdu. Trajikomik hallerimizi anlatayım biraz.. :) Herbiri 6 parçadan oluşan toplam 7 biberonumuz vardı ve onları yıkamak zorunda kalmamak için idareli kullanma konusunda nasıl stres yaptığımı anlatamam.

İşin aslı şöyle: Bebekle yolculuk ederken uçakta püre bebek maması vermeleri için istediğimizi önceden bildirmemiz gerekiyormuş ki hazırlasınlar. Bilmiyorduk! Ben birkaç kavanoz mama ve biberonlarımı alıp yola çıktığımda ve uçakta bebek maması yok dediklerinde ilk şoku yaşadım. Bizimkinin de normalden fazla yiyeceği tutmasın mı? Neyse ilk 10 saatlik uçuşumuzu bir şekilde atlatıp Kanada'ya vardık ama temiz biberonlar nerdeyse bitmişti. Amaaaan lazım olmaz ama yine de alayım deyip çantaya attığım fırça ve küçük bir bulaşık deterjanını çıkarıp Toronto havaalanının aile tuvaletinin lavabosunda parçaları hiçbiryere değdirmemeye çalışarak ve acele ederek biberonları yıkayışımı hiç unutmayacağım herhalde. O sırada dönüşte yaşayacağım kabustan habersizdim o ayrı.

Dönüşte, biberon ve mama konusunda biraz daha hazırlıklıydım ama yine de bir takım aksiliklerin beni bulmasından kurtulamadım. Koray bazı mamaları sevmedi, (bir biberon eksik çıktık yola zaten) bazı parçalar yere düştü, kirlendi vs. derken bende gene bir stres modu. 10 saatlik uçuşumuzu atlatmışız, Kanada'ya varmışız ama önümüzde daha 5 saatlik uçuş, sonrasında 2 saatlik araba yolculuğu. Gece uykusu yaklaşıyor ama çocukların sağı solu belli olmuyor, malum. Uyumazsa yandım! Kanada'da Amerika için gümrük sırasındayız (amerika gümrüğünün Kanada'da olması ilginç dimi?) ama herşey bu kadar mı ağır ilerler. Dakikalarca ayakta bekle, yorulan Melodi'yle ilgilen, bir yandan da kafamda BIBERONLAR! :)

Bir ara mızmızlanınca son biberonu mamayla doldurup Koray'a verdim. İçmedi. Hala sıradayız. Salonda 100 kişi falan var. Birazdan Amerika'ya giriş için görevliyle görüşme yapacağız. Tüm belgelerimiz tam olmasına rağmen o gümrük stresini yaşayanlar bilir. Bir pürüz varsa adam ülkeye giriş yaptırmaz, kalabilirsin orada, sonra aynen ülkene geri! Neyse. Sıra gelmesine az kalmış. Son biberonum elimde, CAM ve içi dolu! Çocuk şimdi içmeyecek diye sırt çantamın yan gözüne koyayım derken elimden kayıp düşmesin mi!!! Cam biberon yerde tuzla buz, heryer mama, salonda herkes susmuş, bana bakıyor!! Kime bakıp özür dileyeceğimi bile bilmiyorum. O an nasıl bir utanç duyduğuma mı yanayım, son biberona mı? Eşime bakıyorum, o da bana bakıyor, diyecek birşey yok! Karşıda görevli yaşlı bir kadın, "That's OK, don't worry!" diyor gözlerime bakarak, sessizce. O an biraz rahatlıyorum, ama boğazımda bir düğüm. Sonra acıyıp bizi öne alıyorlar ve gümrük görevlisiyle burun buruna geliyoruz. Hiçbirşey olmamış gibi eşimle havadan sudan sohbet ediyor. Ama bende hala olayın şoku. Sorunsuz geçiyoruz gümrükten ve uçağa giderken bir şok daha! Koray kaka yapıyor ve inanılmaz sulu! İşin kötüsü, çantamda son bezim!! Ya inanılır gibi değil ama ne kadar fazla bez koymuş olsam da bezler bitmiş!! Yani yanımda ne bez var ne biberon.. Önümde daha en az 7-8 saatlik yol, ve uçak kalkmak üzere.. Şaka gibi.. Artık biberonları durulayıp kullanacağız diyorum ama ya çocuk ishal olduysa? 5 saatlik uçuşta ne yaparız? Hemen soruyoruz ama oradaki görevli gayet umutsuz, "ilerde duty free var ama bayağı ilerde ve bez var mıdır bilmiyorum" diyor. Eşim yine de gidip bakayım  diyor. Ben çocuklarla beklemede. Bu sırada Melodi heryere susamlı çubuk döküyor, benle oyna diyerek ve bağırarak kendini yerlere atıyor falan ama o detaylara girmeyeyim şimdi :)) Neyse o bekleme salonunda resmen yıkılmış, yorgun ve umutsuz bir anne olarak beklediğimi söylememe gerek var mı?  O sırada bir mucize gerçekleşiyor ve eşim elinde kırmızı bir paket bebek beziyle yanımıza doğru yürüyor. Şansımıza son bir paket kalmış ve tam da Koray'ın numarası. Ama o an yaşadığım duyguyu anlatmama kelimeler yetmez. O kadar olaydan sonra moralimi bir tek o bir paket bez düzeltebilirdi ve o da geldi :) Sonuçta anladık ki Koray ishal falan değilmiş ve eve gelene kadar o son paketi açmamıza gerek bile kalmadı. Biberonları ise uçakta kaynar suyla durulayıp tekrar kullandık ve herşey hallolmuş oldu. Ama yaşadığım o stres, ah o stres!! :))

Kıssadan hisse: Bebekle uzun uçak yolculuğu yapacak anneler, durun yapmayın!!! Ben ettim siz etmeyin!! :) Cidden, düşüncenizi bir daha gözden geçirin!!! Yada illa yapacaksanız, en kötüyü göz önünde bulundurun ve yanınıza gerekenin 2-3 katı eşya almaktan çekinmeyin. Hamallık yapın ama stres yapmayın. Yollardaki o stresin eşi benzeri yok..

Bu arada Türkiye'de geçirdiğimiz zaman zarfındaysa herşey son derece iyi geçti, o ayrı. Annelerimizin evinde el üstünde tutulduk ve yağmurlu havaya rağmen Bodrum tatilimizde çok eğlendik. Yorulduk biraz ama hani böyle olur ya, tatlı tatlı.. :)

Ama yakın zamanda bir daha gider miyim diye bir sorun!

:)

12 yorum:

  1. okurken kasıldım!! seni düşünemiyorum bile...ne zormuş İpek...öyle sanıyorumki,bu hafta senin için rahatlama,stres atma haftası olacak...tatil kusmı elbette güzeldir,ama o yolculuk kısmını umarım bir daha yaşamazsın☺💕

    YanıtlaSil
  2. Aşırı stresliyimdir ben de. -günübirlik gidilen, bez bulabileceğim yerde bile stresini yapan biri olarak- Okurken bir ar gözlerim doldu, na kendime güldüm valla :D

    YanıtlaSil
  3. Çok şükür bu kadar strese rağmen gerçekten başarmışsınız:)Cidden zor İpek ben bir taneyle gözüm kesmediği zaman aman otur evde diyorum,stres beni resmen göçertiyor ne zevk kalıyor ne mutluluk.Bazen de -ki bunu nadir başarabiliyorum- aman her şeyi takma kafana olur böyle şeyler diyorum ve hiç sorun olmuyor.Yolu saymazsak tatilinizin süper geçmesine çok sevindim ve o iki dişli canavar o nasıl bir şey olmuş Allahım çok tatlı maşallah.Öp benim için çok çok öp.

    YanıtlaSil
  4. Ben de stres kişisi olarak senin gibi olurdum herhalde ki, toplam 11 saat süren araba yolculuğuna ve tek bebekle buna yakın bir techizatla çıkmıştım. Bir çanta kavanoz kavanoz ek gıda, su, kaşık, mendil, bez, bıdı bıdıydı:)Çocukla her yere rahat rahat giden insanlar bunu nasıl başarıyor anlamıyorum, benim kafam hep onun programında oluyor:)
    Geçmiş olsun, üzerinden biraz geçsin, biraz da özleyin bence unutursun tüm bunları:)

    YanıtlaSil
  5. Cam biberon zor bence, bebek de devirebiliyor. 2,4 ve 5 nolu plastikler sağlıklı ve sıcak-soğuk malzeme koyduğunuzda kimyasal bir etkileşme olmuyor. Bu yüzden ben tommee tippee biberon aldım. Ama dediğiniz gibi 6 parça ve yıkaması bezdiriyor...

    YanıtlaSil
  6. İpek öyle bir anlatmışsın ki,yazının sonuna kadar nefesimi tutarak,stresten strese girerek okudum.Yakın zaman da tekrar gelin,neolur gelin,çabuk gelin,ben tadına doyamadım lütfen gelin :):)

    YanıtlaSil
  7. İpek yazınla igili fotoğraf olayın vahametini çok iyi anlatıyor....:-) :-) Çocuksuz yolculuk yapmanın stresleri varken iki çocukla uzun yolculuk epey maceralı olmuş... (Korayın ifadesi çok hoş ama... :-) ) neyse okullarda öğretilen stress management dersini bir yolculukta öğrenerek A + almış olarak atlatmışın bence.... :-) Bu arada e-mailini aldım teşekkür ederim. Türkiyede yaşanan son olaylar farklı şeylere odaklanmamı zorluyor. Ama belirttiğin linke girerek blogumu kitap yaptırmak istiyorum. :-) Yardımların ve ilgin için thank you so muuuuccccccccchhhhhhh :-) sevgiler. Kuzucukları da opucukler..... :-)

    YanıtlaSil
  8. Ah İpek'im...okudukça ben gerildim, o havaalanına gittim geldim,stresini çok iyi anladım. Alp ile ilk seyahatimizi 9 aylıkken yapmıştık. GErçi geriye çok güzel hatıralar kalmıyor değil ama o an yaşadığım stresi anlatmama kelimeler yetmez.
    Hoş geldiniz evinize, insanın evi gibisi yok, ayrılıklar, uzaklıklar olmasa iyi tabi ama yapacak bir şey yok, doğduğu yerde kalmıyor kimse. Doyduğumuz yerdeyiz genelde.
    Çok öperim hepinizi

    YanıtlaSil
  9. çok güzel anlatmışsınız yaşamış kadar oldum inanın. Bir dahaki sefere ilerde bu tarz zorluklar yaşamamanız dileğimle
    ebru

    YanıtlaSil
  10. İpek yazını okurken cidden bir ara çığlık atacaktım :) Ve senin özellikle Koray'în kaka yaptığını anladığın zamanda sakin kalabilmene hayran kaldım,ben herhalde çocukları eşime verip benden bu kadar yola devam edin show must go on darling derdim :) Tabii başa gelmeyince böyle demek kolay biliyorum , ama gerçekten de yaşadığın tüm o sıkıntıları neyse ki senede sanırım bir kere yaşıyorsun.kalp kalp kalp

    YanıtlaSil
  11. biliyorum çok yoğun geçiyor zamanların sevgili arkadaşım, ama özlüyoruz, instagrama koydukların kesmiyor beni, daha çok foto ve yazı istiyorum bencilce:))

    YanıtlaSil
  12. 15 saat uçak yolculuğu muuuu

    YanıtlaSil

Yorumunuz icin simdiden tesekkurler :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...